Merhaba;

Bu kısa konu da sizlere "Failed State" kavramı hakkında bahsedeceğiz. Önce ki yazdığımız, Kıbrıs Barış Harekatı yazısından yola çıkarak bu tarz da politik anlamı derin olan kavramlar üzerinde yazmam gerektiğini anladım. Bu tarz kavramlar, tarihsel olarakta birçok ülke için hazin bir son olan kavramlardır. Unutmayınız, "Tarih, bizlere ders çıkartma olanağı sunar.

Failed State, Devlet'in, siyasal yapısının egemen bir devletin yükümlülüklerini yerine getirememesi anlamına gelmektedir. Sosyal, ekonomik ve siyasal olarak bir devlet görevini yerine getirmemeye başlarsa,

Merhaba;

Bugün, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 48. yıldönümü ve bu konu, bu yüzden eklenmiştir. Kıbrıs, 2. anavatandır ve Kıbrıs'ın önemi biz Türkler için oldukça fazladır. Pekala, sizleri konuyla başbaşa bırakıyorum. İyi günler!

Kıbrıs, ilk önce Rus Harbi'nden sonra Birleşik Krallık'ın isteği üzerine Birleşik Krallık'a kiralanmıştır. Bu yıllarca bizde olan Kıbrıs'ın ilk gidişidir. 1. Dünya Savaşı'nın kaybedilmesi üzerine ise, Birleşik Krallık, Kıbrıs'ı ilhak etmiş ve artık Osmanlı İmparatorluğu, Kıbrıs'tan kira da alamamaya başlamıştır.

Kıbrıs adasında 1925 yılından sonra Rumlar yavaş-yavaş ayaklanmaya başlar. Kıbrıs duvarlarında, Enosis yazılmıştır. Enonis kelimesi, İngiliz emperyalizm karşıtı bir kelimedir ve Rumlar, ingilizleri artık ada da istememektedirler.

Enonis planına göre, Rumlar; Yunanistan ile birleşmek istemekte ve Birleşik Krallık yönetiminden ayrılmak istemektedirler. 1950 yılında Rum Kilisesi tarafından bir oylama yapılır ve

1954 yılında, gayriresmi olarak yapılan Enosis (Birleşme Talebi), Yunistan tarafından BM'ye sunulur. Ada'da, Türkler olduğu gerekçesi ile BM tarafından reddedilen bu talep daha büyük sorunları doğurur. Çünkü rumlar için tek engel Türklerdir ve bunun için oldukça "barbar" yollara başvuracaklardır.

Türklerin adadan gitmesi için çeşitli politikalar güden Rumlar, en sonunda;

Yeoryos Grivas

Yeoryos Grivas

EOKA Lideri birçok Türk'ün katledilmesinde başrol oynamıştır.

öderliğinde, Eoka Terör Örgütü'nü kurarlar. Eoka tarafından Türklere gerçekten çok büyük katliamlar uygulanmıştır. Yunanistan ise üstü kapalı bir şekilde Eoka örgütünü desteklemiştir. Hatta ve Hatta Eoka Militanları, Yunanistan'da eğitim görmüştür. Evet yanlış duymadınız. Yıllarca barbarlıkla suçlanan Türkler, fakat barış içinde bir halkı silahlandırıp katliam yapan, Türkleri barbarlıkla suçlayan ve yıllardır değişmeyen Batı...

Neyse, konumuza devam ediyoruz...

Katliamlar yüzünden Türk köyler boşaltılmıştır. 1955 yılında, Yunanistan ve Türkiye 1. Londra Konferansı'nda Kıbrıs meselesini tartışmak için masaya otururlar. Bu konferans esnasında, Yunanistan'ın tam bağımsızlık istemesi ve Türk Dışişlerini dikkate almaması gibi kusurlar yüzünden, Konferans iki taraf için de sonuçlanamaz.

Rauf Denktaş ve Fazıl Küçük'ün, Türkiye'ye başvurması üzerine, Türk Mukavemet Teşkilatı kurulur. Bu teşkilat, EOKA'ya karşı kurulmuştur. Amacı, Taksim hedefi; yani, Kıbrıs'ın kuzeyinin, Türkiye'ye katılmasıdır.

1958 yılında ilk TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) örgütlenmesi başlar ve Kıbrıslı Türklere, o yıllarda silah sevkiyatı yapılır. 1960 yılında ise Kıbrıs, resmen bağımsızlığını ilan eder ve ada a, 650 Türk askerine karşılık, 950 Yunan askerinin bulunacağı konusunda antlaşmaya varılır.

Kısa bir süre sonra, Paylaşılan yönetim başında bulunan tarafından tekrar bir denemede bulunulur. Bu deneme büyür ve EOKA tekrardan aktif bir şekilde Türkler'e zulüm yapmaya başlar. Türk köyleri yağmalanır, masum Türk'ler öldürülür.

Bu sırada Yunanistan'da olan darbe ve asker cuntasının başında ki kişinin, Helenik ideallerle kafayı bozmasının bir sonucu olarak, Kıbrıs daha da kuşatma altına alınır. Makarios tarafından, Rauf Denktaş istenmeyen kişi ilan edilir ve adaya girişi engellenir. Fakat, Makarios ile Yunan askeri cuntası ters düşünce, cunta tarafından Kıbrıs'a bir darbe yapılır ve yönetim değişir. Bu yeni yönetim ise, Kıbrıs'ın Helen'e bağlandığını söyleyince işler daha da karışır.

Ağır silahlarla EOKA beslenir ve Türkler daha da büyük zulüm görerler.

Seçimlerle seçilen "Bülent Ecevit" ise artık Kıbrıs'a bir harekat yapılmasını savunmaktadır. Birleşik Krallık ile bu konuyu görüşse de onların bu harekata sıcak bakmadığını anlar ve tek başına Türkiye'nin, yurttaşlarını koruması gerektiğini anlar.

20 Temmuz sabahı, Saat 05:00'da Havadan ve denizden Türk çıkartması yapmaya başlamışlardır. Kıbrıs ve Türkiye arasında ki 1 saat farkından dolayı ve Rumların, bu çıkartmaya inanmasından dolayı Radyolar da ise benim de sevdiğim bir eser olan, Bekledim de Gelmedin şarkısı çalmaya başlar;

Türkiye'de misilleme olarak kendi radyosunda, Bir Gece Ansızın Gelebilirim şarkısını çalmışlardır.

Bu esnada gerçekten de Türk çıkartması başlamıştır. Sema da gözüken paraşütçüler ve top sesleri ise gerçekten bir harekat olduğunun kanıtıdır. Türkiye, kardeşlerini, yurttaşlarını korumak için Kıbrıs adasına inmiştirler. Rum'ların hukuksuzluğu ise bitecektir.

21 Temmuzda, Beş Parmak Dağları, Rumlardan temizlenmiştir. Bu gerçekten önemli bir başarıdır.

BM'nin, Türkiye ve Yunanistan'ı Cenevre'ye çağırmasının üzerine diplomatik bir çözün aranmaya başlanmıştır. Türkiye, Ada'nın %30'una karşılık gelen bölgenin Türkler'e tahsis edilmesini ve Federal Hükümet bünyesince, ada da ki Rumların ve Türklerin kendi iç yönetimlerini kendileri belirlemesini savunmuştur.

Buna karşın, kesin olarak bir çözüm çıkmamıştır ve Yunan tarafı ise Türkiye'yi oyalamaya devam etmiştir.

kendi kızının ismini refarans alarak Ayşe Tatile Çıksın der ve 2. harekat emri verilir. Türkler, adım adım ilerlemektedirler. Türk halkı, özgürleştirilmeye devam eder.

Nihayet, 15 Kasım 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kurulur. Rumlar kendi taraflarına,  Türkler ise kendi taraflarına gider.

KKTC'nin ilk Cumhurbaşkanı, Rauf Denktaş olur. O meşhur konuşmasını ise aşağıdan izleyebilirsiniz;

Öte yandan, Rumların, Türklere yaptığı birkaç katliamın resmi (Uygunsuz İçerik)




 

 

Papa vaazı önderliğinde, İstanbul'a kadar gelen ve mahkum, gönüllü ve sivillerden oluşan ordu, Haçlı Seferleri ile müslüman alemine akın etmiştir. Müslüman alemini bitirmek isteyen ve bu amaçlayan toplanan ilk haçlı seferi 2 ordudan oluşmaktaydı. İlk ordu 100.000 kişilik bir orduydu. İstanbul'a kadar itilen diğer ordunun haricinde Avrupa'dan 14 ülkenin oluşturduğu 600.000 kişilik çoğunluğu Baron ve soylulardan oluşan başka bir ordu da hazırlanmıştır. İzmit, ilk ordu (100.000 Kişilik) tarafından ele geçirilen ilk şehirdir. Asıl haçlı ordusu (600.000 kişilik) İznik'i ele geçirmiştir. Bunun sebebi, ilk haçlı birliklerinin (100.000 kişi) 1. Kılıçarslana yenilmesi ve asıl gelen haçlı birliklerini ise Kılıçarsla'nın küçümsemesidir. (İznik, Anadolu Selçuklu Devletinin başkentidir.) Haçlı ordusu, Kılıçarslan ile yaptığı 2. savaşı da yenerek, Antakya'ya ulaşmış ve Antakya Prensliği, Urfa Kontluğu, Trablus Kontluğu isimlerinde 3 Şehir Devleti kurmuştur. Normalde, Bizans bu şehirlerin kendine bırakılmasını istemiştir. Ancak Haçlı Ordusu bu şehirleri Bizans'a bırakmamıştır.

Bir diğer olay ise, Haçlı Ordusu'nun asıl amacı, Kudüs'ü Hristiyan yapmaktı. Bu yüzden amaçlarında Kudüs vardı. İznik'i ele geçirdikten sonra, İznikten ilerlemek yerine sınır dışından hareket ederek 3 şehir devleti kurmuşlardı. Büyük Selçuklu Devleti ilse savaşırlarken, Şii Fatımı Devleti, Büyük Selçuklu Devleti'ni arkadan vurmuştu. Hem Haçlılar hem, Şii ler ile savaşmakta zorluk çeken Sunni Ordu (Büyük Selçuklu Devleti) daha fazla dayanamamış ve Şii Fatımı devleti Kudüsü ele geçirmiştir. Bu olaya ilaveten, Haçlı Ordusunun isteği üzerine, Şii Fatımı devleti şehri, Haçlılara bırakmıştır.